26 Haziran 2014 Perşembe

Çok değil ki



Yüreğimde büyüttüğüm gül güneşe çıkamaz
Yüreğim o gülü büyütmezse ışıyamaz.

Günüm seninle başlasın istemiştim
Çok değil ki…
Bir içten gülüşünle ışısın gecem
Uzun suskunlukların dilsiziydim
Sesin aksın istemiştim dupduru
Dağ suları gibi serin
Yüreğimin ölü topraklarına.
Kirpiklerin gölgelesin yüzümü
Gözlerin ömrümün göğü olsun
 Demiştim, çok değil ki.

Bir uzun yürüyüş düşlemiştim
Avuçlarının ince çizgilerinde
Öperek ürkek gülümsemeni usulca.
Dünya tepeden tırnağa sen
Buğulansın istemiştim ılık nefesinle
İçimin buzlu camları.
Rüzgârda titreyen dallar misali
-Bilsen unutmuşum nicedir-
Ürpersin tüylerim tel tel her değdikçe
Savrulan saçların solgun tenime.
Çok değil ki, kırılsın acının ayazı
Mutsuzluk dinsin biraz demiştim.

Bir uzun güz geçmişti bin uzun hüzün
Sevgi denilen o ilkyazın üzerinden
Yaşamak eski sevincini çoktan yitirmişti.
Düşsün istemiştim yüzünün sabahından
Ömrümün akşamına bir düş inceliğinde
Öpüşün, dudağında çiçeklenen çiy taneleri.
Çok değil ki, çok değil ki diz çöküp
Göğsünün köpüren pınarlarından
İçeyim istemiştim hayatın can suyunu
Ağzının pembe ufuklarında soluklanarak.
Bir dem barışık olsun can ile ten demiştim
Bir dem iliklerimde duyayım yaşamayı
Uyumun mutluluğunu sende bularak.
                                                   

                                                         1984
Şükrü Erbaş

Bütün Şiirleri - 1
Syf- 82-83
Kırmızıkedi Yayınevi

21 Haziran 2014 Cumartesi

Rüya ve Siyaset





Hayal, ipleri elden kaçırmaktır. Oysa öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, o ipin ucu sizin elinizden bir kaçtı mı, hemen bir başkasının eline geçiveriyor. Ondan sonra siz hayal ediyorsunuz, ama bir başkası yaşıyor.(1)

Siyaset, her ferdin inancına ödediği bedeldir. Siyaset içinde insan, inancı ve davranışı arasında uyum sağlama şansına kavuşur. Düşünce namusu tabiri ile ifade edilen, söylediğinin yaptığı ile tutarlı olması hali, inanç sahibi siyaset adamı açısından daha çok yüksek bir seviyede önem kazanır. Mü'min siyaset adamı yürüttüğü siyasi tutumla ikiyüzlülüğün ve münafıklığın saf dışı edilmesi yolundaki gayretini fiilen gösterir.Bunu rüya sahibi olduğu nisbette yapar.(2)


Eğer siyasi mücahede içindeki mü’minler topluluğunda, görevi gereği komuta mevkiinde olanla, o komutu yerine getirecek olan arasında mücadele şuuru bakımından bir farklılık varsa, diyelim ki komuta etmenin daha yüksek kalitede bir siyaset olduğu kanaati doğmuşsa inanç hareketini dünyevî endişelerin istilâ etmesine müsait bir gedik açılmış demektir. İşte bu, rüya noksanlığındandır.(3)


İnsanlar, hayal aracılığı ile kendi hayatlarına girmiş olan kuvvetleri tanrılaştırıyor; sonra onları tecessüm ettiriyorlar, nihayet onlara tapıyorlar.(4)


İnsanlar artık aya, güneşe,Lât ve Menât putuna tapmıyor ama devlet adamlarına, piyasaya, makinalara, teşkilatlara, teorilere tapıyorlar.Yeni putları mukaddes kılabilmek için kitaplı dinleri terkediyorlar.(5)


Devlet adamlarına tapınma çok eski bir putperestlik biçimi olduğu halde, günümüze kadar çok tesirli bir biçimde uzanmıştır. Firavun’a, Roma İmparatoru’na, Duçe’ye, Führer’e, Şef’e, Parti Genel Sekreterine tapmak hem de bunu açık ve kaideleri belli tapınma biçimleriyle yerine getirmek 20. yüzyılın bariz putperestliğidir ve daima ateizmle birlikte görülmüştür. Ancak bu tür bir putperestlik çok kaba bir mahiyet arzettiği için onunla mücadele kolaydır. Çünkü putun gücü somut olarak ortadadır, güçsüzlüğü de aynı somutlukla gösterilebilir. (6)


İsmet Özel
Üç Mesele
Syf- 29(1)- 32 (2-3)-33(4-5)-34(6)
Şûle Yayınları