1 Ocak 2020 Çarşamba

Ungenach





“Hayatın diyalog olduğu yalandır, hayatın gerçeklik olduğunun da yalan oluşu gibi. Akla hayale sığmaz bir şey olmadığı gibi, rezilce bir mutsuzluktur, bir dehşet dönemidir, kısa da olsa uzun da, hoşnutsuzluk üretmekten ve melankoliden oluşan... sadece milyarlara varan ölüm sebepleri, ölüm sonuçları… Burada muazzam bir yaradılış hoşgörüsüzlüğüyle karşı karşıyayız, bizi daima umarsızlığa sevk eden, acılaştıran ve sonuçta da geberten. Yaşadık sanırız, oysa gerçekte ölmüş gitmişizdir. Tümünden bir ders aldık deriz ama olan biten itiş kakıştır sadece. Bakarız, tasarlarız, ama baktığımız ya da tasarladığımız her şeyin elimizden kayıp gittiğini seyretmek zorunda kalırız, egemenliğimiz altına almayı ya da en azından değiştirmeyi planladığımız dünyanın da elimizden kayıp gittiği gibi, geçmişin ve geleceğin de elimizden kayıp gittiği gibi, kendi kendimizin elimizden kayıp gidişi gibi ve zamanla her şeyin bizim için imkansız olacak olması gibi. Hepimiz bir felaket halet-i ruhiyesinde yaşarız. Yapımız anarşiye eğilimli bir yapıdır. İçimizdeki her şey sürekli kuşkunun gözetimindedir. Ortada eblehlik olsun ya da olmasın, her şeyde katlanılmazlık vardır. Temelde dünya, ne açıdan bakarsak bakalım, katlanılmazlıktan ibarettir. Dünya bizim için durmadan daha katlanılmaz olur. Katlanılmaz olana tahammül edişimiz, her birimizin hayat boyu işkence ve eziyete olan yeteneğidir, bir iki ironik unsur vardır insanda, mantıkdışı bir dangalaklık, geri kalan her şey iftiradır.”



Thomas Bernhard
Ungenach
syf:76
YKY