17 Haziran 2015 Çarşamba

Aşk'a Dair


Bir sevdalının genç bir omuzda soluğunun kesilişi gibi ağzının tadını bilen bir kişinin en sevdiği yemek karşısında zevkle ağladığına tanık olmadıkça, aşkın yalnızca bedensel bir zevk olarak sınıflandırılmasını kabul edemeyeceğim -yalnızca bedensel bir zevk varsa tabii. Tüm oyunlarımız içinde yalnızca aşk oyunu ruhumuza huzursuzluk verir; yalnızca bu oyunda oyuncu, bedenini çılgınlığa teslim eder. Mantığı bir yana itmek bir ayyaş için olasıdır ama, mantığın yöntemini sürdüren bir âşık, Tanrısını sonuna kadar izleyemez. Hiçbir eylemde perhiz ya da aşırılık yalnızca tek kişiyi ilgilendirmez, aşk dışında; doyuma doğru atılan her adım bizi ötekiyle bir araya getirir; seçimimizin istekleri karşısında köleleşiriz.


Marguerite Yourcenar
Hadrianus'un Anıları
Syf.-17
Helikopter Yayınları

AŞK!


İnsanlarla aramızdaki ilişkilerin en sıradanı, en yüzeyseli bile isteğimizi perçinlemeye, iştahımızı kabartmaya yeterlidir. Bu temas, ısrarla çoğalıp, sevilen mahlukun etrafını sardıkça, karşımızdaki bedenin her bir zerresi, bir yüzün çizgileri gibi bizi çılgına çeviren anlamlarla yüklendikçe, baş başa kaldığımızda bize sadece rahatsızlık, zevk ya da sıkıntı veren insan bizi bir müzik gibi heyecanlandırıp çözümsüz bir sorun gibi kafamızı kurcalamaya başladıkça, dünyamızın sınırından merkezine doğru yol aldıkça ve en sonunda bize, kendimiz kadar hatta kendimizden daha çok vazgeçilmez gelmeye başlayınca, o inanılmaz ve şaşırtıcı şey gerçekleşmiş olur. Bence bu basit bir ten oyunundan çok, ruhun teni sarması ve fethetmesidir.


Marguerite Yourcenar
Hadrianus'un Anıları
Syf.-19
Helikopter Yayınları

Kitaplarda aranan hakikat!





Ama kitapların en içtenleri bile yalan söyler. Hayatı çepeçevre kavrayacak sözcük ve deyimlerin kısırlığı yüzünden, hayattan acemi olan kitaplarda, gerçeğin zayıf ve düz bir benzeri bulunur. Lucanus gibiler, hayata, yapısında bulunmayan bir ciddiyet, ağırbaşlılık ve meziyetler yüklerler; Petronius benzeri ötekiler, tam karşıtı, hayatı olduğundan daha hafife alarak, ağırlığı olmayan bir evrende oradan buraya kolayca zıplatılan içi boş bir topa benzetirler. Şairler bizi çok fazla hırsı ve hoşluğu olan, güzel, geniş bir evrene sürüklerler ama, bu evren bizimkinden öylesine farklıdır ki yerleşmemiz olanakdışıdır. Gerçeği arı olarak inceleme yanlısı düşünürler ise, hayatı bir yangının ya da havanın maddeyi dönüştürdüğü biçimde dönüştürürler; indirgedikleri küller ya da billurlar arasında bildik bir kişi ya da gerçeğin bir nebzesine rastlayamayız. Geçmişi anlatmak için tarihçilerin önümüze sürdükleri kusursuz düzende, neden ve sonuç dizisi öylesine kesin, öylesine açıktır ki bir gerçeği tümüyle yansıtamazlar; maddenin direnci yokmuşçasına ölüyü yeniden biçimlerler. Plutarkhos'un bile İskender'in niteliklerini kapabileceğine inanmıyorum. Masalcılar ve erotik öykü uyduranlar, ancak sinekler için çekiciliği olan et parçalarını satan kasaplardır. Kitapsız bir dünyada mutlu olamam ama, tümünü kapsamadığı için hakikat kitaplarda bulunamaz.

Marguerite Yourcenar
Hadrianus'un Anıları
Syf.- 26
Helikopter Yayınları