I /
Gül yaprağı gibi düşer kimi kez
dal uykularının yüzüne gün ışığı
Kuş cıvıltıları sarar bütün dünyayı
ve bir sevinç dolar yüreğine apansız
Uzanıp bütün pencereleri açmak
merhaba demek ister güneşe
- merhaba yaşamak
- merhaba dünya
- merhaba ey sevda
Ne ki ömürsüzdür gül sevinci
parçalanmış bir gökyüzüdür yaşamak
Donup kalır dudaklarında bir hüzün
ve çiy tanelerine döner türküler
Türküler hüzne dönmüşse eğer
geriye ne kalmıştır zaten
paramparçadır yaşamak
paramparçadır dünya
paramparçadır sevdalar
II /
Paramparça da olsa sevdalar
yine de kalmış olabilir
küçücük bir mavilik gökyüzünde
bir sevda kırıntısı
avuç içi kadar bir umut
Yuvalarından düşmüş kuş yavrularını
alıp ısıtmak ister yüreğinin yangınında
ve yeniden boyamak
kalımlı bir maviye gökyüzünü
sonra usulca azat etmek
kuş cıvıltılarını
Ne ki zaman
sıkar acının zembereğini usul usul
sıkar bir kuyudan su çeker gibi sabırla
Bir yanda köpüklü çağlayanlar gibi öfke
bir yanda boğuntunun yılan ıslıkları
ekler birbirine bin bir parçayı
ve yaratır kendi elleriyle
gökyüzünü
- günaydın
- günaydın
- günaydın
III /
Gün
aydın olmaz yine de
Gün karadır
karanlıktır
Gün
yorgun bir dev gibi
boylu boyunca uzanır
içinin sokaklarına
Ne pencerelerden bir ışık sızar
ne çocuk sesleri duyulur
Her şey biter bekleyişlerden başka
ve sanki bir adım ötede
evde kalmış kızlar için
idam mangaları kurulur
Çığlıklarsa bir çiğ yuvarlanışıdır
kulaklarının karanlık uçurumlarında
uçurumlardır sevda
uçurumlardır umut
uçurumlardır yaşamak
Ve artık ahşap oymalı konakların
ayva ve gül kokulu sessizliğinde
mahzun ve kederli bir fotoğraf
gibi iliştirilivermiştir bütün bir ömür
karanlık aynalarına bekleyişlerin
Efsaneye dönmüş bir güzelliğin sonu
sevdaların duman oluşudur bu
Ahmet Telli
Hüznün İsyan Olur
Syf.-60-61-62-63-64
Everest Yayınları