31 Ağustos 2017 Perşembe

Aşk Hastalığı!

   

   
      İclal gidiyor. İşte, Vedia'cığım, sevmesini bunlar biliyorlar. Susarak sevmesini. Erkek susar, kadın da. 'Beni seviyor musun?'lar yok. 'Daha az mı, daha çok mu?'lar yok. Maziden ve istikbalden şüpheler yok. Emniyet yüzde yüz. Fedakârlık bitirmiş. 'Ben seninim, sen benimsin.' O kadar. 'Sözlüyüm' diyorlar. Bitti. İki taraf da ölünceye kadar öteki için parçalanmayı göze alıyor. Sessiz. Aşk mektupları, sitemler ve tehditler yok. Mutfakta bir tıkırtı. İclal, Mustafa'sının çorbasını pişiriyor. Hep onu düşünüyor. Yirmi sene, elli sene hep onu düşünecek. Mustafa eşikte görünüyor. Sessiz. Dil dökmüyor. Dil olmayan yerde yalan olur mu? Onun bir İclâl'i var. Dünya o. Mağrur, susuyor. Vazife saati. İclal daha çorbayı pişirmedi. Ne ciddiyet!
     Sevmesini bunlar biliyorlar. Bunlar olmasa dünya ne kadar tenha ve hazin olur. Anladın mı Vedia Hanım? Günde on defa Chopin çalsan bunu onlar kadar anlayamazsın. Bizim aşklarımız tam sevgi olmadığı için, mânilere rastladığı için, taşlara çarpan su gibi kabarıyor, sıçrıyor, dağılıyor, gideceği yere rahat gidemiyor. Bütün tereddütlerimiz, şüphelerimiz, korkularımız, itimadsızlıklarımız, küçük görüşlerimiz, kendimize güvenemeyişlerimiz, iç çekişlerimiz, öfkelerimiz, isyanlarımız, hepsi, hepsi, aşkımızın tam olamamasından, yolunu bulamamasından. Bizimkisi aşk değil, aşk hastalığı; onlarınkisi aşk hastalığı değil, aşk.


Peyami Safa
Biz İnsanlar
Syf: 380-381
Alkım Yayınevi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder