Eğitim
sistemimizin saçmalığına geri gelmek isterim: Bu sistemin amacı bizi
iyi ve bilge biri haline getirmek değil; bilgili bir insan yapmaktı.
Bunu başardığını da söyleyebilirim. Okullarda bize erdemi aramayı ya da
bilgeliği kucaklamayı değil ancak bu sözcüklerin türemiş hallerini ve
köklerini öğrettiler...Hemen şu soruları soruyoruz, "Yunanca ya da Latince biliyor mu?", "Şiir ya da düzyazı yazabilir
mi?" Ama asıl önemli soruyu sormak en son aklımıza geliyor: "Daha iyi
bir insan, daha bilge biri oldu mu?" Oysa, kimin daha çok şeyden
anladığını değil kimin daha iyi anladığını merak etmeliyiz. Biz yalnızca
belleğimizi doldurmakla uğraşıyor, kavramayı, doğruyu yanlıştan ayırt
etme becerisini kazanmayı o kadar da önemsemiyoruz.(1)
Okumak beni çekildiğim bu inzivada avutuyor; hem aylaklığın ağırlığından hem de sohbetleriyle canımı sıkan misafirlerden kurtarıyor. Eğer çekilen acı, altından kalkılamayacak kadar ağır değilse okumak acının açtığı yaraları da iyileştiriyor. Tatsız düşüncelerden kurtulmak için tek yapmam gereken kitaplara başvurmak.(2)
[Montaigne]
Alain de Botton
Felsefenin Tesellisi
Syf-188-189(1)
Syf-145(2)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder