27 Aralık 2013 Cuma

Ölüm Hastalığı!





Denemek, belki günlerce denemek istediğinizi söylersiniz ona.
Belki haftalarca.
Belki de tüm yaşamınız boyunca.
Neyi denemek? diye sorar.
Sevmeyi, dersiniz.(*)

Sorarsanız: Ölüm hastalığı neden ölümcüldür? Cevap verir: Ona yakalanan onu taşıdığını, ölümü taşıdığını bilmediğinden. Üstelik ölecek bir yaşamı olmadan öleceğinden, hiçbir yaşamda, hiçbir zaman ölmeyi bilmeyeceğinden.(**)

Hiç kadın sevmediniz mi? diye sorar. Hayır, hiç, dersiniz.
Hiç bir kadını arzulamadınız mı? diye sorar. Hayır, hiç, dersiniz.
Bir kere olsun, bir an için bile mi? diye sorar. Hayır, hiçbir zaman, dersiniz.
Hiçbir zaman mı? Asla mı? der. Asla, diye tekrarlarsınız.
Gülümser, ölüler ne tuhaf oluyor, der.
Yeniden başlar: Peki bir kadına bakmadınız mı? Hiç bakmadınız mı? Hayır, hiç, dersiniz.
Gerinir, susar.Gülümser, yeniden dalar.(***)

Sevdiğini öldürecek gibi olma duygusunu, onu kendinize, yalnız kendinize saklama, bütün yasalara rağmen, bütün ahlaki baskılara rağmen onu alma, kaçırma isteğini duydunuz mu? Hiç bu isteği duydunuz mu? der.
Hiçbir zaman, dersiniz.
Size bakar, tekrarlar: Ölüler ne tuhaf oluyor.(****)


Çabucak vazgeçersiniz, artık onu aramazsınız, ne şehirde, ne gecede, ne de gündüzde.
Böylece yine de bu aşkı sizin için olabilecek tek şekliyle yaşayabildiniz, başınıza gelmeden kaybederek.(*****)





Marguerite Duras

Ölüm Hastalığı

*Syf.-8
**Syf.-18
***Syf.-24-25
****Syf.-31-32
*****Syf.-39
Metis Yayınları



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder